Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Seyfi GÜNAÇTI


Trafik âdâbı


Trafik nedir?

Trafik; yayaların, hayvanların ve araçların karayolu üzerindeki hal ve hareketlerine denir.

Biz trafik deyince daha çok araçların yollardaki hareketlerini anlarız. Halbuki bisikletliler dahi trafiğin bir parçasıdır. İster otomobil olsun isterse bisiklet, trafiğin ana unsuru insandır. Çünkü hiçbir araç, insanın yönetimi olmadan hareket edemez, karayoluna çıkamaz. Öyleyse bizim konumuz da insandır.

?İnsan sosyal bir varlıktır? diyoruz. İnsanlar toplumda birbirlerinden etkileşerek yaşarlar. Hayatını devam ettirebilmek için her insanın bir diğerine ihtiyacı vardır. Kişi ekmeğini kendisi pişirse elbisesini dikemez. Elbisesini dikse otomobilini, ulaşım araçlarını üretemez.


İnsanın sosyal bir varlık olmasının gereği, trafikte daha bir önem kazanıyor. Trafiğin ana unsuru insan olduğuna göre, insanlar trafikte de yekdiğerine saygı göstermelidirler. İşte trafiğin asıl sorunu burada ortaya çıkmaktadır;


?Sürücülerin, diğer sürücülere ve yayalara saygılı olmaması.?


Bilindiği üzere, sürücü adaylarının eğitimi, Milli Eğitim Bakanlığı´na bağlı kurumlar olan sürücü kurslarında yapılmaktadır. Bazı kazaların ve trafikteki tartışmalardan çoğunun, sürücülerin, diğerinin hakkına saygı göstermemesinden kaynaklandığını tespit eden Milli Eğitim Bakanlığı, 2016 yılından itibaren sürücü kurslarına ´Trafik Âdâbı´ dersi konulmasına karar vermiş. Bunun için de bir kitapçık hazırlanmış. Bundan sonra adaylar sınavda trafik adabına ait soruları da cevaplayacakmış. (Yeni Şafak, 10.01.2016).


Hep söylemişimdir; bir sürücü ne kadar maharetli araç kullanırsa kullansın, saygıdan haberi yoksa onun maharetli sürücülüğünün bir değeri yoktur.


Trafikte başkalarının yolunu engellemek, yanlışlara tahammül gösteremeyip karşısındakine hakaretlerle çıkışmak, yayalara öncelik vermemek gibi tutumların yanlışlığını kavrayamayan sürücülerle aynı toplumda yaşamak, zor bir zanaattır. Bu sebeple sürücü kurslarına trafik âdâbı dersini önemsiyor ve bunun olumlu sonuçlarını 5-10 yıl içinde görebileceğimizi umuyorum.


Gerek sürücü ve gerekse yaya olarak ben de trafikte pek çok saygısızlığa şahit oldum. Siz de bu ülkede, bu şehirde yaşadığınıza göre sizin de rastlamış olduğunuzu düşünüyorum. Bunlardan biri de gerekli gereksiz korna çalınmasıdır.


Yaza merhaba dediğimiz günlerden biri. Saat sabahın 06.30´u. Okula gitmek için hazırlık yapıyorum. Tam bu sırada sokaktan korna sesi yükseliyor.


Be mübarek adam! Bu saatte sokakta ins yok, cin yok; kime korna çalıyorsun? Kaldırımda kıvrılmış uyuyan köpeğe mi, taşlara duvarlara mı?..


Özellikle kavşaklarda beklerken korna çalanlar, oldum olası beni rahatsız etmiştir. Kırmızıda durmuşsun, sana yeşilin yanmasını bekliyorsun. Derken, arkandaki sürücünün korna sesiyle irkiliyorsun. Ne oluyor arkadaş? Bırak yeşili, daha sarı bile yanmadı. Peki bu adam(!) ne diye kornaya yükleniyor?


Yan taraftaki lambadan yayalara kırmızı yandığını görüyor. ?Nasıl olsa bize de şimdi yeşil yanacak? diyor. İyi de daha yanmamış ki. Beyefendi 3 saniye, 5 saniye bekleyemiyor. Herhalde acelesi var; padişaha kelle yetiştirecek.


Bilmiyor ki, kimse kavşakta beklemeye meraklı değil. Kimse de o kavşakta kışlamayacak. Önündeki sürücü de, senin gibi bir an önce yeşilin yanmasını bekliyor. Sen niçin gereksiz yere korna çalarak insanları sinirlendiriyorsun?
Korna çaldığın sürücü aracından inip, ?Ne diye korna çalıyorsun?? diye bağırsa ne diyeceksin?


Bunlar âfâkî değil, yaşanmış olaylar.


Tarih 14.09.2018 Cuma, saat 16.00. Çarşamba Caddesi´nde Hükümetin karşısındaki kaldırımdayım. Az ileride 55 K. xx5 plâkalı beyaz otomobilden 10 saniyede neredeyse 5 defa korna çalındı. Önünde duran üç araç var. En öndekinin ne yaptığını göremiyorum. Belki yolcu alıyor, belki yük indiriyor. Hadi diyelim uyarmak için kornaya bastın, ikinci defa kornaya basmak için 5-10 saniye bekleyemez misin?


İşte gerçek sürücüler bu gibi durumlarda belli oluyor. Siz herhalde bu olgun(!) davranışından dolayı sürücünün yaşını tahmin etmişsinizdir.