Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


TİREBOLU GÖNÜL YOLU


Kısmetse meslek hayatının son sömestri tatiline gireceğim. Bu satırlar gün yüzüne çıktığı vakit karneye iki tam gün kalacak.

Mesleğe girişim daha dün gibi.

Yüksek okulu bitirdiğimizde 80´li yılların başıydı. Ülke netameli günler geçiriyordu. Bir sabah marşlar çalındı ve biz geldiğimiz yerlere döndük.


Her ne kadar kendisini görmesek de hak ettiğimiz diploma ile mesleğe atılacağımız günleri bekliyorduk.


Postacı dışı sütlü kahverengi olan zarfı elime tutuşturduğunda bana Giresun´un Tirebolu ilçesinin yolu göründü. Tirebolu yolu bir ?gönül? yoluydu artık.


Tarifi mümkün olmayan bir heyecanla Tirebolu´ya vardık. Resmi işlemler bittiğinde takvimler 1982 yılının 12 Kasımını gösteriyordu.


Aradan onca zaman geçti. Ben artık kısmetse mesleğimin son senesindeyim. Son olarak bir sömestr tatiline daha gireceğim. Sonunda önce sivil hayata; sonra, geldiğim yere tekrar döneceğim.


Dünyada bir Zeki Ordu için çokları gibi hayat devam ediyor cümlesiyle başlayan cümlelerle hayatın geri kalan kısmı tanımlanacaktır.


Tirebolu´ya gelecek olursak.


İlk göz ağrım benim. Her öğretmenin böyle bir ağrısı vardır. Kimi doğuda, kimi batıda. Aradan geçen seneler o ilk ağrının yerini tutamaz.


Ne zaman Tirebolu ismini duysam içim ?cızz!? eder. Öyle böyle değil. Düşünün bir kere. Yıl 1982. Ülke daha beton ve plastiğe teslim olmamış. Binalar kaloriferli değilse de içi sıcak. İçindekiler sıcak?


Ben denize bakan bir okula tayin oluyorum. Cumhuriyet Ortaokulu. Sınıfların yarısı denize diğer yarısı bahçeye bakıyor.


Deniz berrak, gök mavi, hava temiz. İnsanlar sıcak. Öğrenciler dünya tatlıları. Dersine girsinler, girmesinler her öğretmenin sevildiği, sayıldığı yıllar.


Kimi köyden geliyor kimi şehirden. Hepsinin de çocukluk hayalleri var. Çocukluk hayali değip geçmeyin. İçinde hilenin, entrikanın, sahteliğin olmadığı hayaller. Çocukça ve masumca. Öğretmenleri ile fotoğraf çektirirken onun gibi poz veren öğrencilerimiz var. İçinden geçenleri ne yazarlar kaleme almaya gücü yeter, ne şairler mısralarında terennüm edebilir.


Ortaokul ilçede tek. Kimi Cintaşı Mahallesinden geliyor, kimi Çarşı Mahalleden. Demirci Mahallesi, Hamam mahallesi, İstiklal mahallesi, Körliman mahallesi ve Yeniköy Mahallesi başlı başınca tarih o zamanlar.


Köyleri saymaya lüzum yok. Hangisini sayacağız ki? Belki sonraki yazılara saklanacak o tarafları.


Bir vesile ile 35 sene sonra ziyaret ettiğimde içim sızladı. PVC denilen ucube ile beton denilen soğuk yüzlü madde şehri esir almış. Tarihe direnen birkaç eserden başka ayakta kalan bir şey yok. İçim acı ve bir hoş oldum.


Şimdi mesleğin son yılındayım ve ben ilk göreve başladığım yer ile başladım hatıralarıma. Tirebolu´dan olduğu gibi, Terme´den de ayrılacağım. Dünyadan da?


Sağ olduğum müddetçe içimde taşıyacağım sevgilerini.


Ne demişler: ?Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.?


Biz hayalini de gerçeğini de çok sevdik.


Tirebolu, gönül yolunun başlangıcıydı. Ama sonu değil.

Seni çok sevdim şehir. İçindekilerle birlikte.