31 Mart Pazar günü mahalli idarecilerimi seçmek üzere Türkiye bir kez daha sandık başına gitti. Millet, kendisini mahallinde beş yıl boyunca idare edecek olanları hür oylarıyla tercih etmiş oldu. Şimdiden sonuçların milletimize, memleketimize bölgemize ve beldemize hayırlı uğurlu olmasın temenni ediyorum.
Mahalli seçimlerde ben de İlkadım’ın Baruthane mahallesinde 1015 no’lu sandıkta sandık başkanı olarak görev yaptım. Görevimi, ekip arkadaşlarımla birlikte başarıyla ifa ettiğimi düşünüyorum. Vatanımıza, devletimize, milletimize, insanımıza, demokrasimize bir nebze de olsa katkım olmuşsa kendimi bahtiyar addedeceğim. Sandık intibalarımı kaleme alarak tarihe not düşmeyi vicdani bir borç biliyorum.
Beş yıl önceki seçimde de başkan olarak görev yapmıştım. Sonuçların Seçim Kurulu’na teslimi gece saat 3’e kadar sürmüştü. Bu seneki seçimin hem Ramazana denk gelmesi hem işin zorluğu bazı arkadaşların görev almada isteksizliğine sebep oldu. Her yaşanılan bir tecrübedir. Ben, yeni bir tecrübe yaşamak için gönüllü olarak görev aldım. Yaptığım işten hiç pişman olmadım ve de şikayet etmiyorum. Kutsal bir görev yaptığıma inanıyorum. Çünkü olabildiğince adil ve tarafsız davranmaya gayret ettim. Yaptığım kutsal görevin hakkını verdiğime inandığım için vicdanen müsterihim.
Seçimden önce görevliler olarak bizlere AKM’de kurs verdiler. Yeterince bilgilendirdiler. Neler yapacağımız hususunda malumat sahibi olduk.
Seçimden bir gün önce görev yapacağım okula giderek oy verme düzenini sağladım. En önemlisi iki tane oy verme kabini oluşturdum. Sağ olsun, bu konuda bina sorumlusu olan okul müdürü arkadaş bizlere çok yardımcı oldu.
Oy verme günü sabah saat yedide okula intikal ettim. Benimle birlikte dört görevli arkadaş daha geldi. Kendileriyle ilk defa orada tanıştım. Daha önce kendilerini hiç tanımıyordum. Biri memur üye, üçü ise siyasi parti temsilcileriydi. Yemin ederek görevimize başladık. Aramızda görev bölümü yaptım. ‘’ Ben bu işi senden daha iyi biliyorum’’ diyerek ukalalık yapanlar oldu. ‘’ Herkes yetkisi dahilinde görev yapacak ‘’ diye talimat vererek olası bir krizi başlamadan önledim. Biraz homurdanmalar olsa da zamanla iş rayına oturdu. Başkanın yanında baş olmak isteyenlerle sağlıklı bir yol yürümek çok zor. Neyse ki krizi erkenden çözdüm.
Saat sekize kadar sandığı oy vermeye hazır hale getirdik. Sıra geldi oy vermeye. Sandığımıza kayıtlı 333 seçmen vardı. Çoğu yaşlılardan ve engellilerden oluşuyordu. Bu bakımdan bize giriş katı münasip görülmüştü.
Seçmenler sırasıyla gelip oylarını kullandılar. Kendilerine her konuda ekip olarak yardımcı olmaya çalıştık. Zaman zaman yoğunluk, zaman zaman sakinlik vardı. Siyasiler, resmi görevliler, ara ara sandığımızı ziyaret ederek hem bilgi aldılar hem moral verdiler. Biz de elimizden gelen misafirperverliği gösterdik.
Saat 17’ de oy verme işlemi sona erdi. Bu saatten sonra gelen olmadı. Sıra geldi müşahitler huzurunda sandığı açmaya. Sandığımızda 333 kayıtlı seçmenden 239 seçmen oy kullandı. Katılım yüzde seksen civarında oldu. Oy kullanmayanların niye gelmedikleri hususunda bir bilgiye sahip değilim. Mahalle seçmenleri genelde birbirini tanıyordu.
En çok hareketlilik muhtarlık seçimlerinde oldu. Üç aday yarıştı. Mevcut adaya iki bayan aday rakip olmuştu. Kıyasıya bir yarış oldu. Adaylar, yakınları, an be an seçmenlere yakın markaj uyguladılar. Bunun, seçilmede önemli bir faktör olduğunu gördüm. Çünkü seçmenler gördükleri
ilgiden ziyadesiyle memnundular. Bir ara koridorda kısa bir süre kargaşa oldu. Polisler anında müdahale ederek olası bir kavgayı başlamadan önlemiş oldular. Bir daha da böyle bir taşkınlığa fırsat vermediler.
Saat 17 ‘den sonra sayıma geçtik. Sayım devam ederken iftar vakti geldi. Hep birlikte sandık başında iftarımızı açtık. Siyasiler ikramda bulundular. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Sayım işlemi ve resmi evrakların tanzimi saat 9’a kadar sürdü. Seçim Kurulunda sorun yaşamamak için işimi doğru ve düzgün yapmaya dikkat ettim. Aksi takdirde, beş yıl öncesinden biliyorum, işimizin sahura kadar sürmesi söz konusuydu.
Seçim torbasını bağladığımda saat 9.30’ u gösteriyordu. Hemen polisler eşliğinde Adliyeye intikal ettim. Adliye, ana-baba günü gibiydi. Olağanüstü güvenlik önlemleri alınmıştı. Sıra numaramı alarak kuyruğa girdim. En az on ayrı yere uğradım. Çok şükür hiçbir sıkıntı çıkmadı. İşimi iyi yapmış olmalıyım ki görevliler teşekkür etmeyi ihmal etmediler. Adliyeyi terk ettiğimde saat 10’u gösteriyordu.
Böylece benim açımdan bir kutsal görev daha sona ermişti. Ben ayrılırken Adliyedeki izdiham giderek artıyordu.
Sonuçların, milletimize, devletimize, vatanımıza, insanımıza hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
