Bugün, 3 Mayıs 2024 Cuma

Zeki ORDU


KORGAN’A YOLCULUK

KORGAN’A YOLCULUK


 Takvimler 26 Mart 2024’ü gösteriyordu. Ramazanın On altısıydı. Yanıma aldığım iftarlıklarla Ünye’den yola çıktım. Günlerden salıydı…
Niyetim Korgan ve Kumru ilçelerini görmekti. Ramazan ayı olduğu için bazı zorlukları olacaktı. Ancak ataların “Gülü seven dikenine katlanır” sözü mucibince yola koyulduk. 
Günün erken saatlerinde başlayan bu yolculuğun sonunda nelerle karşılaşacağımı ben de bilmiyorum. Fatsa ilçesine gelince “Korgan, Kumru” tabelası yönünde hareket ettim. Yalnızdım.
Karadeniz’e bahar yeni geliyordu. Yer yer yeşillenmiş ağaçlar, çiçek açmış ağaçlar ve zamanını bekleyen diğer bitkiler vardı. Her biri ayrı güzeldi. İçimden bir ara “Bir aya kalmaz etraf yemyeşil olur” diye geçirdim. Öyle ya bir ay sonra nisan ayı ortaları olacaktı.
Böyle güzellikler arasında yol alırken bir anda yol ikiye ayrıldı. Bir tarafta Korgan, bir tarafta Kumru yazan bir tabela. Yaptığım plan gereğince önce Korgan tarafına yöneldim. Çünkü Korgan Öğretmenevinden yerimi ayırtmıştım. Önce kalacağım yer ile resmi işlemleri tamamlayıp sonra ilçeyi dolaşacaktım. Elimde listem vardı ve bu listede yer alan yerleri tek tek ziyaret etmeyi kararlaştırmıştım.
Nihayet Korgan ilçesine varmıştım. Uğradığım bazı okullarda idarenin meşgul olmasından dolayı fazla kalamadan ayrıldım. Bir eğitimci olarak ziyaret ettiğim yerlerde okullar benim için önemli mekânlardandı.
Şehrin içinden geçip bir okulun önünde durdum. Okulun tabelasında İbn-i Sina Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yazıyordu. Park yaptığım yerden okula doğru yürümeye başladım. Okulun girişinde mütebessim çehresiyle beni karşılayan kişinin Mustafa Ertim yani okulun müdürü olduğunu öğrendim. Ayaküstü bir hasbihalden sonra beni odasına davet etti. Aylardan ramazandı ve sadece sohbet edebiliyorduk.
Mustafa Ertim Bey ile kısa sürede ortak tanıdıklarımız çıktı. Kâh geçmişten, kâh bölgeden, kâh ilçeden ve okuldan bahsetti. Ben Korgan’ı görmek için geldiğimi, birazdan Öğretmenevine gidip işlemlerimi resmileştirip ziyaretlerime devam edeceğimi söyledim. 
Mustafa Ertim Bey bir okul için seçilmiş en uygun eğitimcilerden biri. Sadece idari tecrübeleri değil hayata ve insana dair olumlu bakışları olan, kültürümüze vakıf, müfredatın yanı sıra insan eğitimine de öncelik veren bir öğretmen. Zaten insana değer veren kişilerin, insana yön vermeleri de kolay olur. Hani ilk intiba mühimdir denir ya; ben de Mustafa Ertim Bey ile karşılaşınca bende müspet intibalar uyandı. Onun bulunduğu okul için bir şans olduğunu düşündüm.
Korgan’da o gün kalacağım için, okulda fazla kalmadan ayrıldım. Doğru Korgan Öğretmenevinin yolunu tuttum. Bu arada Öğretmenevini sorduğum birinin tarifi üzerine de bir yazı yazmayı planladım. Ah bu Anadolu insanı! Gönlü ne kadar yüce oluyor. İlmi olmasa da irfanı yetiyor. Neyse biz kaldığımız yerden devam edelim.
Öğretmenevine geldiğimde benimle ilgilenen hanımefendi gerekli soruları sorup işlemi tamamlamaya çalışıyordu. Ne de olsa resmi bir yerdi. Bütün bu işlemlerin sonucunda ücretimi ödeyip, odamın anahtarını alıp ziyaretlerime devam etmek için ayrılmadan önce ödemem gereken ücreti sorunca; görevlinin “Ödendi efendim” demesi üzerine vaziyeti kavrayamadım. Çünkü Korgan’da bir tanıdığım yoktu. Kısa bir şaşkınlığın ve merakın ardından sordum:
“Kim ödedi efendim?”
“Müdür Bey!”
Tanıdığım veya tanıştığım bir müdür vardı Korgan’da. O da Mustafa Ertim Bey idi. Öğretmenevinden ayrılırken her ne kadar içimden teşekkür ettim. Bu iş burada bitmedi daha. Korgan ile ilgili yazılacak çok yazı var. 
Teşekkürler Mustafa Hocam. Ve Korgan’ın gönül sahibi insanları. Kısmetse yine görüşeceğiz. Bu yazı burada bitmez…