Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Ahmet SEZGİN


ÇOCUKLUĞUMUN YANIK TÜRKÜLERİ

Benim çocukluğum, 1960 ve 1970´li yıllarda Terme´nin Bağsaray köyünde elektriği olmayan Arımdere mahallesinde geçti. Çalışmak için gurbet ellere giden babam Hollanda´dan izne gelirken plak ve teyple birlikte çeşitli türkü kasetleri getirirdi.


Benim çocukluğum, 1960 ve 1970´li yıllarda Terme´nin Bağsaray köyünde elektriği olmayan Arımdere mahallesinde geçti. Çalışmak için gurbet ellere giden babam Hollanda´dan izne gelirken plak ve teyple birlikte çeşitli türkü kasetleri getirirdi.
Bize bizi söyleyen türkülerimizi çocukken radyo, teyp ve plaktan dinlediğimiz Seyfettin Sucu, Neşet Ertaş, Âşık Veysel, Ahmet Sezgin, Ali Ercan, Yıldıray Çınar, Nuri Sesigüzel, Ümit Tokcan, Yüksel Özkasap, Kamil Sönmez, Bedia Akartürk, Murat Çobanoğlu, Ali Ekber Çiçek ile sevmiştik biz.
Canım babam gurbette olduğu için radyo, teyp ve plaktan dinlediğimiz gurbet ve sevda türküleri, bizleri çok hüzünlendirirdi. Özellikle de Ali Ercan´ın sesinden ?Soğan ekmek yiyelim, dön gel Zeyneb´im? türküsü çaldığında annemin sessiz gözyaşlarına biz de eşlik ederdik. Gül yürekli annemin pamuk sesiyle söylediği ?İnce Olur Derelerin Dumanı? isimli türkü, hepimizi dertlendirir, yüreğimizle birlikte Arımdere´deki evimizin önünden her vakit akan sularında yankılanırdı.
Sevgili babam, senede bir ay izne geldiğinde Nuri Sesigüzel´in okuduğu ?Gurbet Yolu Gariplerin Yoludur? isimli türküyü sıkça dinler ve çok severdi. Bazen babamın dertli dertli söylediği bu gurbet türküsünü dinlerken onunla birlikte biz de çok dertlenirdik. Biz anlardık ki, babamın yüreği de anneminki ve bizimki gibi yaralı, kalbi hasret doluydu. Ben, bu türkünün sözlerinden anlardım ki sert görünümlü babam, bizleri çok seviyor ve özlüyordu: ?Gurbet yolu gariplerin yoludur/ Gönlüm yara, kalbim hicran doludur/ Ayrı düştüm o sevgili yârimden.?
Çocukluk yıllarımızda en çok duygulanıp dinlediğimiz kaset, Urfalı Seyfettin Sucu´ya aitti. Özellikle de yürekten kopan bir avazla söylediği ?Kışlalar Doldu Bugün? isimli uzun havası, minik ve hassas yüreklerimize çok dokunurdu.
Bedia Akartürk türkülerini çok seven Mehmet dayımın sazı, İsmail dayımın güzel sesiyle söylediği Yıldıray Çınar türküleri, unutmadığım nağmeler oldu.
Çarşambalı Yıldıray Çınar´ın yürek yakan sesi ve yorumuyla okuduğu ?Çarşamba´yı Sel Aldı? isimli türküyü biz sadece dinlemez, komşu ilçemiz Çarşamba´da bu türkünün yakılmasına ilham olan Ahmet ile Melek´in büyük sevdasını ve elim sel felaketini yaşardık kalbimizde.
Ümit Tokcan´ın soyismi gibi tok ama candan söylediği ?Hekimoğlu? isimli türkü; hem Fatsa, Ünye ve Terme´de yaşananların halkın belleğinde derin izler bırakmasıyla hem de yiğitlik ve sevda tüten sözleriyle bizleri çok etkilerdi. Yine Kamil Sönmez´in söylediği ?Ordu´nun Dereleri? isimli türkü, çocukluğumuzda hüzünle dinlediğimiz hatta bağda, bahçede söylediğimiz yöremizin en meşhur türkülerindendi.
?Bozkır´ın tezenesi? Neşet Ertaş´ın yanık sesiyle ve Kırşehir ağzıyla çığırdığı ?Neredesin Sen? isimli türkü, baba özlemiyle yanan gönlümüzü titretirdi. Yüksel Özkasap´ın güzel sesiyle yürekten söylediği ?Gurbetin Kahrını Sen Çekemezsin? ile ?Açma Yaramı Doktor? isimli türküler; yüreğimize hem dert hem de derman olan türkülerdi.
Cevat dayımın büyük oğlu Ertuğrul´un çok güzel söylediği türküleri herkes beğeniyle dinlerdi köyde.Ondan dinleyip ezberlediğim ?Düğününde Ağladım? isimli türküyü Evci/Miliç İlkokulunda müzik dersinde okumam, tebessüm ettiğim anılarımdandır.
Çocukluğumda dinlediğim türküleri ne zaman duysam, bu türkücüleri ne zaman dinlesem içimdeki çocuğu, gurbet acısını ve gerçek sevdaları hissederim derinden. Türkülerle hem ?ağzımızda annemin ak sütü gibi? temiz anadilimizin hem de Türk halk müziğimizin zevk ve zenginliğinin şuuruna varırım.